30 Eylül 2013 Pazartesi

Marka Takıntısı: Zevk mi Bağımlılık mı?

Okul sezonunu çok hızlı açtığımdan olsa gerek yazı yazmak için ne zamanım ne gücüm oluyor son iki haftadır, elimden geldiğince arkadaşlarımın yazdıklarını okumaya çalışıyorum da ne zaman ben de bir şeyler yazsam diye aklımdan geçirsem inanılmaz bir rehavet bastırıyor, bilgisayarı kapatıp pinekleme moduna geçiyorum :)

Bu arada çok tatlı misafirlerimiz var bir haftadır onlarla da vakit geçiriyoruz bol bol, haftasonu da o yüzden yoğun geçti epeyce...

Neyse sonunda döndüm kürkçü dükkanına, aslında biriken çok fotoğrafım var da ne zamandır aklımdaki bir konuyu sizlerle paylaşmak istedim acaba bir ben miyim böyle takıntılı hem ufak da bir anket yapmış oluruz :)


Başlıktan da anlayacağınız üzere konu marka takıntısı, yalnız bu bendeki farklı bir boyutu kısaca açıklayayım hemen; hayatımın belirli dönemlerinde hep belirli markalara dadanmışımdır. Alışveriş mottom şöyledir, ne alacaksam onu satan mağazaları tek tek gezer, beğendiklerimi kafamda listeler, sonrasında en beğendiğim hangisiyse dönüp onu alırım. 

Kıyafet dolabını düzenlerken farkettim ki son dönemde aldıklarımızın hepsi aynı yerden, sonra döndüm evdeki eşyalara baktım onlar da hep aynı yerlerden... Tarz mı zevk mi? İnsanın zevki dönem dönem değişir mi? 

Siz ne düşünüyorsunuz var mı favori markalarınız, benim gibi dadandığınız yerler? İtiraf edin çoğunuz English Home'cusunuz :) 

Yorumlarınızı bekliyorum, özellikle içimi rahatlatacak "Evet ben de senin gibiyim." diyecekler var mı aranızda :)

20 Eylül 2013 Cuma

Garipçe Köyü ve Rumeli Feneri

İstanbul'un Avrupa yakasının en kuzeyine gidiyoruz bu kez. Boğaz'la Karadeniz'in birleştiği noktaya: Rumeli Feneri'ne.

Sarıyer üzerinden sahil yolunu takip ederek yaklaşık 40 dakikada vardık buraya, trafiksiz diyelim biz buna yalnız :) 

Garipçe'yi sık sık duyuyor ve gitmek istiyordum, o niyetle çıktık yola bu kadar gelmişken Rumeli Feneri'ni de görelim dedik. Rumeli Feneri, Rumelifeneri adlı ufak ve sevimli bir köyün içinde. Yazlıkçılar olsa da köyün yerlileri daha fazla ve bu da güzelliğini muhafaza etmesini sağlamış.

Garipçe ise Rumelifeneri gibi Sarıyer'e bağlı şirin bir balıkçı köyü. Kahvaltı için güzel mekanlara sahip, gözlemesi ünlü galiba, biz yemedik ama kabineden bir bakan ordaydı gözleme uğruna :)

Fotoğrafların çoğu Garipçe'den çünkü Rumelifeneri'nde fotoğraf  çekmeyi unutmuşuz :/ 

Harap durumda olsa da hala güzel

Bu ev benim olabilir mi?

Denize girenler olsa da akıntı çoktu ben cesaret edemedim.




İncir sevenler?

Bu ev favorim, altındaki mekan hala kullanılmaktayken bu zavallı neden bu kadar bakımsız bırakılmış anlayamadım.


Rumeli Feneri

Karadeniz'den Boğaz'a giren bir gemi. Eee ne de olsa sıcak denizlere inmeyi en iyi biz biliriz 



13 Eylül 2013 Cuma

Oldies But Goldies

Eskiye olan tutkum malum, hal böyle olunca -her ne kadar henüz bir senelik evli olsam da- eve yavaş yavaş eski ve bence yenilerden çok çok daha değerli parçaları toplamaya başladım. Bu hem benim için büyük bir zevk hem de çocuklarıma bırakabileceğim güzel bir miras.
Horhor ve Çukurcuma'yı sık sık gezerim mesela, ayrıca yolumun üstü diyebileceğim başka bir eskici daha var, orası da sık sık ziyaret ettiğim yerler arasında. Yalnız son dönemde eskiye olan ilginin artması bu tip yerlerde inanılmaz fiyatların telaffuz edilmesine sebep oluyor. Mesela benim yolumun üstü dediğim yerde 150-200 liraya alabileceğim çay takımı Horhor ya da Çukurcuma'ya düştüğü an binlerce lira etikete sahip oluyor bir anda o nedenle tanıdık ve az bilindik yerleri dolanmakta fayda var diyerek aile yadigarı eskilerimi döküyorum ortaya.

Bu arkadaşı daha önce paylaşmıştım sizlerle -sanıyorum ki?- 

Eşimin halasının ev hediyesi, güzel toile de jouyum

Bunlar rahmetli anneannemden. Bakıma ihtiyaçları var yalnız. Bu gümüşler nasıl parlatılır bilen var mı aranızda?



Bunlar da yine anneannemden


 Bu fincan takımı 6 kişilik ve sapasağlam kalmayı başarabilmiş hepsi

 Bu çerçeveyse annemlerin evindeydi ben kendimi bildim bileli. Kırmızılı olan benim, soldaki ağzı açık bebek de Kaan :) Ortadaki küçük fotoğraf ise babam

 Bu el boyama vazo da anneannemden, çok güzel değil mi? Bayılıyorum buna ♥

Eşimin halasından toile de jouylar


Anneanne yadigarı bu güzel şekerlik kim bilir kaç yıllık


 Bunlar kayınvalidemden, ah bir de servis tabaklarını bulabilsem :(

Eşimin kuzeninden, handmade :)



11 Eylül 2013 Çarşamba

Cupcake ve Cake Pops Yaptım :)

Tarifler tamamen Dilek'ten uygulaması benden oldu, biraz da spontane gelişti aslında. İlk denemem olacağı için basit bir tarifle çalıştım ve hatalarım oldu tabii ki :) Mesela kremam kıvamsızdı, ayrıca krema torbasını kullanmak araba kullanmaktan daha zor bence :)

O yüzden şimdilik bu iki fotoğrafı yüklüyorum, fazlası için bakınız: Dilek'in blogu