28 Nisan 2013 Pazar

Vefa Bozacısı

Okulum Vefa'da olunca Vefa Bozacı'sının da müdavimi oldum haliyle. Bozayı hiç sevmezdim ta ki Vefa'dan boza içene kadar. Boza aslında tatlıymış bunu biliyor muydunuz :) Ben yeni öğrendim de :)

Unkapanı'nda Müze Durağı'nda inip Reşat Nuri Sahnesi'nin hemen yanındaki sokaktan Vefa'ya giriyorsunuz. ambalajcıların önünden ilerlediğinizde soldan ikinci sokağın köşesinde Vefa Bozacısı'nın tarihi binasını görebilirsiniz.

1876 Yılından beri  boza satan Vefa Bozacısı'nın hemen karşısında dileyenler için Vefa Leblebicisi de var ki o da 1922'den hizmetteymiş.

Şu sıcakta ne bozası demeyin lütfen çünkü bu bozanın yazı kışı yok her mevsim satılmakta her mevsim içilmekte, yazları şıra da satıyorlarmış onu henüz içmedim bakalım beğenirsem onu da yazarım :)

 Bu yazı da fotosuz değil tabii ki :)

Vefa Bozacısı'nın dıştan görünüşü


Dükkandaki her şey orijinalliğini koruyor

Atatürk'ün boza içtiği bardak

Herkese sevgiler...

19 Nisan 2013 Cuma

Eski Kapılar İlginizi Çeker Mi?

Yazmaya bir süre ara vermek zorunda kaldım, bunda hem işlerimin -ev+okul- yoğunluğu hem de fotoğraf çekmeye fırsatımın olmaması etkili oldu. Netten toplama fotoğraflarla yazı yazmayı çok sevmiyorum açıkçası hal böyle olunca ancak bu akşam yazabildim :)

Bu yazıdaki fotoğrafların çoğu geçtiğimiz yazdan Balat fotoğrafları. Balat'ı bir çok kez sokak sokak gezimişimdir. Her defasında farklı bir yer keşfediyorum mahallede. En sevdiklerim ise Fener civarındaki evler ile hemen her evde bulunan bu eski kapılar. Bazıları yenilenmiş, bazıları kırık dökük hepsi kim bilir nelere şahit olmuş, neler görmüş, kimlere ev sahipliği yapmış...

Balat'la, Balat'ın ev sahipliği yaptığı Seferadlarla, evleriyle, kültürüyle ilgili uzun ve detaylı bir yazı yazmayı çok istiyorum aslında ama şimdilik sizinle bu güzel kapıları paylaşmakla yetineyim. Bakalım beğenecek misiniz.




 Bu kapıya bayıldım, tüm orijinalliğiyle bugüne gelmiş, kim bilir hangi hikayeler yaşandı bu kapının ardında



Kendi fotoğrafımı paylaşmamaya azami gayret göstersem de bu fotoğrafı paylaşmak istedim, görselliğe bakar mısınız?

 Bu merdivenleri hatırlamışsınızdır belki ,bir çok dizide ve reklamda görmüşsünüzdür. Patrikhanenin hemen yanındaki bu merdivenler ve bu eski kapı harika fotoğraf veriyor, haliyle de doğal bir set olmuş.


 Bu ev yenilenmiş, içini de çok merak ettim desem?

 Kapılarda bu mavi çok revaçta bakınız :)






 Yine eski bir kapı

 Ben bu kırmızıyı da beğeniyorum

Umarım kapı sevgisi bu yazından sonra sizlerde de oluşmaya başlamıştır :) 
Bir dahaki yazıda görüşmek üzere, 

Sevgiler...


7 Nisan 2013 Pazar

Bizim Mutfak

Yaşam odamızı daha önceki yazımda paylaşmıştım, bu yazımda sizi mutfağıma götürmek istiyorum. 

Bizim evin hikayesini bilenler bilir, bilmeyenlere kısaca anlatayım; bu ev için tadilata girişildiğinde ev neredeyse harabeydi. Kapılar pencerelerden duvarlara, parkelerden mutfağa her şey yeniden yapıldı. Tadilat esnasında İstanbul'da olmadığımdan her şeyi tam da istediğim gibi yaptırabildim diyemem ama imkanlar dahilinde mutfağım istediğim sevdiğim ısındığım tarzda bir mutfak oldu şükür. Tek eksiği mutfak dolaplarının kulpları. Onların da değişmesi yakındır. 

Şimdi buyrun mutfağıma


 İstanbul şartlarında oldukça geniş bir mutfağım var sayılır 



Mutfağın geniş olması oldukça büyük bir avantaj, hem hareket alanını genişletiyor insanın hem de yemek yaparken içinin sıkılmasını engelliyor :) Şahsen daracık mutfaklarda bana sıkıntı geliyor kendimi dışarı zor atıyorum. Benim mutfak öyle değil neyse ki :)



Ayrıca mutfak masa ve sandalyesi için alanınız varsa mutlaka alın derim, salondaki masayı her gün kurup kaldırmak zor geliyor açıkçası. Hem salon yemek kokmamış oluyor mutfakta yiyince, yerler de temiz kalıyor.



Pencere önü çiçeklerim, sağdaki menekşem canlı diğeri yapay. Zavallı menekşeyi çürütüyordum ilk aldığımda yanlışlıkla. Her gün sulamamak lazımmış, verdim suyu verdim suyu sonra da diyorum ki neden çürüdü bu çiçek...


Duvar saatinin sesine tahammülüm hiç yoktur, çıt çıt çıt... Uyuyamam zaten saat olan odada, o yüzden odalarda saat bana sevimsiz gelir. Saat sadece mutfakta olmalı bence. Bu saate ilk görüşte vurulmuştum. 


Bu sevimli çaydanlık askılar da İsviçre'den. Çok tatlılar değil mi?

Baharat için kutuları da unutmayalım :)


İşte bizim mutfak da böyle. Umarım beğenmişsinizdir, sevgiler...

4 Nisan 2013 Perşembe

Rumelihisarı

Hisar'la ilgili ne zamandır yazmak istiyordum da bir türlü fırsat olmadı. Bu akşam madem evde yalnızım fotoğrafları ayarlayayım da bloga koyayım dedim. Bu postta çok yazı yok çünkü fotoğraflara bakıp, manazarayı hatırladıkça ne desem az gelir gibi geliyor. Buyrun Hisar'ın tarihi ile başlayalım


Rumelihisarı'na biz arabayla gitmiştik hemen girişte otopark var park sorun olmuyor. Otobüsle gideceklereyse Hisarüstü otobüsleri ile gidin derim, yürüyerek aşağı doğru inin o şahane evleri o manzarayı görün. Arabayla inince fotoğraf çekmeye çok fırsat olmadı yağmur da vardı o gün ama bahar geliyor mutlaka yeniden gitmek, gezmek lazım.

Hisar'ın girişinde topların sergilendiği bir alan var

Girişin sağında ve solundaki merdivenler ile surlara çıkmak mümkün

Yukarılardan manzaraya doyum olmuyor






Şu ev mi desem köşk mü desem yalı mı desem kimindir neyindir bilemedim ama hastası oldum desem az kalır

Burası da bir zamanlar meşhur Hisar konserlerinin yapıldığı yer

Hava güzelken gidip -yer bulabilirsek tabii- banklarda keyif yapmak lazım

Bu aralar hayat epey yoğun yorucu benim için, balkon düzenlemesi henüz bitmedi unuttum sanmayın :) Ayrıca  nerdeyse çöp durumundaki bir mobilyayı yeniledim onun fotoğrafları da yakında burda olacak.

 Şimdilik bu kadar, sevgiler hepinize...