7 Mayıs 2013 Salı

Tavsiye Ediyorum -2-



Bir başka tavsiye ediyorum yazısıyla daha sizlerleyim :) İki kişi olsak da nerdeyse her gün çamaşır makinası çalışıyor bizim evde. İkimiz de çalışıyoruz, günlük giydiğimiz kıyafetler, havlular, çoraplar derken kirliler dağ oluyor göz açıp kapayıncaya kadar. Ben de haliyle çamaşır işine mesai harcarken en iyi ürünleri de deneye deneye bulmuş oldum. En iyi derken neye göre derseniz her bir ürün için tek tek anlatacağım. Önce bir toplu fotoğraf verelim:


Eveeet işte bunlar benim çamaşır arkadaşlarım, deterjan olarak görmüş olduğunuz iki ürünü kullanıyorum. Tablet olanı renkli ve beyazlar için kullanıyorum, hem kullanımı kolay hem temizliği oldukça iyi. 30 derecelik kısa programda bile etkili temizlik sağlıyor. Sıvı deterjan ise koyu renkliler için ideal, özellikle pantolonlarımın nerdeyse tamamının siyah olduğunu söylersem neden kullanmak zorunda olduğumu anlarsınız herhalde :)

Çamaşır makinasını temizleyici ve kireç önleyici etkisi olan ürünü yeni yeni kullanmaya başladım, çünkü sürekli makina çalışıyor haliyle içi kirleniyor ve kireç birikmeye başlıyor. Bilmiyorum etkili midir ama ben makinamın ömrünü belki bir nebze uzatır diyerek kullanıyorum.

Leke çıkarıcı sürekli kullandığım bir ürün değil, masa örtüsü vs gibi yağlı lekeli çamaşırlar olduğunda kullanıyorum oldukça memnunum, renklilerde de sorun yaratmıyor.

Yumuşatıcım... Ondan asla vazgeçmem gibi geliyor, yumuşaklığı harika. Havlular, nevresimler yumuşacık çıkıyor makinadan, kokusu da keskin öyle parfümlü bir koku değil. Temizlik kokusu sanki...

İşte benim kullandıklarım ve size de tavsiye edeceğim ürünler bunlar. Sizlerin tavsiyelerini ve kullandığınız ürünlerle ilgili yorumlarınızı da bekliyorum :)

Sevgiler...

28 Nisan 2013 Pazar

Vefa Bozacısı

Okulum Vefa'da olunca Vefa Bozacı'sının da müdavimi oldum haliyle. Bozayı hiç sevmezdim ta ki Vefa'dan boza içene kadar. Boza aslında tatlıymış bunu biliyor muydunuz :) Ben yeni öğrendim de :)

Unkapanı'nda Müze Durağı'nda inip Reşat Nuri Sahnesi'nin hemen yanındaki sokaktan Vefa'ya giriyorsunuz. ambalajcıların önünden ilerlediğinizde soldan ikinci sokağın köşesinde Vefa Bozacısı'nın tarihi binasını görebilirsiniz.

1876 Yılından beri  boza satan Vefa Bozacısı'nın hemen karşısında dileyenler için Vefa Leblebicisi de var ki o da 1922'den hizmetteymiş.

Şu sıcakta ne bozası demeyin lütfen çünkü bu bozanın yazı kışı yok her mevsim satılmakta her mevsim içilmekte, yazları şıra da satıyorlarmış onu henüz içmedim bakalım beğenirsem onu da yazarım :)

 Bu yazı da fotosuz değil tabii ki :)

Vefa Bozacısı'nın dıştan görünüşü


Dükkandaki her şey orijinalliğini koruyor

Atatürk'ün boza içtiği bardak

Herkese sevgiler...

19 Nisan 2013 Cuma

Eski Kapılar İlginizi Çeker Mi?

Yazmaya bir süre ara vermek zorunda kaldım, bunda hem işlerimin -ev+okul- yoğunluğu hem de fotoğraf çekmeye fırsatımın olmaması etkili oldu. Netten toplama fotoğraflarla yazı yazmayı çok sevmiyorum açıkçası hal böyle olunca ancak bu akşam yazabildim :)

Bu yazıdaki fotoğrafların çoğu geçtiğimiz yazdan Balat fotoğrafları. Balat'ı bir çok kez sokak sokak gezimişimdir. Her defasında farklı bir yer keşfediyorum mahallede. En sevdiklerim ise Fener civarındaki evler ile hemen her evde bulunan bu eski kapılar. Bazıları yenilenmiş, bazıları kırık dökük hepsi kim bilir nelere şahit olmuş, neler görmüş, kimlere ev sahipliği yapmış...

Balat'la, Balat'ın ev sahipliği yaptığı Seferadlarla, evleriyle, kültürüyle ilgili uzun ve detaylı bir yazı yazmayı çok istiyorum aslında ama şimdilik sizinle bu güzel kapıları paylaşmakla yetineyim. Bakalım beğenecek misiniz.




 Bu kapıya bayıldım, tüm orijinalliğiyle bugüne gelmiş, kim bilir hangi hikayeler yaşandı bu kapının ardında



Kendi fotoğrafımı paylaşmamaya azami gayret göstersem de bu fotoğrafı paylaşmak istedim, görselliğe bakar mısınız?

 Bu merdivenleri hatırlamışsınızdır belki ,bir çok dizide ve reklamda görmüşsünüzdür. Patrikhanenin hemen yanındaki bu merdivenler ve bu eski kapı harika fotoğraf veriyor, haliyle de doğal bir set olmuş.


 Bu ev yenilenmiş, içini de çok merak ettim desem?

 Kapılarda bu mavi çok revaçta bakınız :)






 Yine eski bir kapı

 Ben bu kırmızıyı da beğeniyorum

Umarım kapı sevgisi bu yazından sonra sizlerde de oluşmaya başlamıştır :) 
Bir dahaki yazıda görüşmek üzere, 

Sevgiler...


7 Nisan 2013 Pazar

Bizim Mutfak

Yaşam odamızı daha önceki yazımda paylaşmıştım, bu yazımda sizi mutfağıma götürmek istiyorum. 

Bizim evin hikayesini bilenler bilir, bilmeyenlere kısaca anlatayım; bu ev için tadilata girişildiğinde ev neredeyse harabeydi. Kapılar pencerelerden duvarlara, parkelerden mutfağa her şey yeniden yapıldı. Tadilat esnasında İstanbul'da olmadığımdan her şeyi tam da istediğim gibi yaptırabildim diyemem ama imkanlar dahilinde mutfağım istediğim sevdiğim ısındığım tarzda bir mutfak oldu şükür. Tek eksiği mutfak dolaplarının kulpları. Onların da değişmesi yakındır. 

Şimdi buyrun mutfağıma


 İstanbul şartlarında oldukça geniş bir mutfağım var sayılır 



Mutfağın geniş olması oldukça büyük bir avantaj, hem hareket alanını genişletiyor insanın hem de yemek yaparken içinin sıkılmasını engelliyor :) Şahsen daracık mutfaklarda bana sıkıntı geliyor kendimi dışarı zor atıyorum. Benim mutfak öyle değil neyse ki :)



Ayrıca mutfak masa ve sandalyesi için alanınız varsa mutlaka alın derim, salondaki masayı her gün kurup kaldırmak zor geliyor açıkçası. Hem salon yemek kokmamış oluyor mutfakta yiyince, yerler de temiz kalıyor.



Pencere önü çiçeklerim, sağdaki menekşem canlı diğeri yapay. Zavallı menekşeyi çürütüyordum ilk aldığımda yanlışlıkla. Her gün sulamamak lazımmış, verdim suyu verdim suyu sonra da diyorum ki neden çürüdü bu çiçek...


Duvar saatinin sesine tahammülüm hiç yoktur, çıt çıt çıt... Uyuyamam zaten saat olan odada, o yüzden odalarda saat bana sevimsiz gelir. Saat sadece mutfakta olmalı bence. Bu saate ilk görüşte vurulmuştum. 


Bu sevimli çaydanlık askılar da İsviçre'den. Çok tatlılar değil mi?

Baharat için kutuları da unutmayalım :)


İşte bizim mutfak da böyle. Umarım beğenmişsinizdir, sevgiler...