22 Ekim 2013 Salı

Winter is Coming

Yokluğunda çok kitap okuduğum sevgili dizim "Game of Thrones"da da sıkça geçtiği üzere; Winter is Coming.

Kış hazırlığı ne yaptın derseniz, annem sağolsun kuru dolma, salça, kuru kayısı, pekmez stoklarımı yeniledi gönderdikleriyle. Ben de evi değiştirmenin en kolay ve ekonomik yöntemi olarak gördüğüm tekstillerdeki değişikliklerle evi kışa hazırladım. Dün salonumdan iki fotoğraf paylaşmıştım zaten. Bugün biraz daha fotoğraflara ağırlık vermek istiyorum müsadenizle

Koltuk şalım ve tv battaniyem saklandıkları yerlerden çıktılar. Mor koltuk şalım annemin el emeği, mavi polar battaniye ise kayınvalidemin hediyesi

Happy winter runnerı English Home indiriminden almıştım yılbaşı için, henüz erken olsa da diğer runner İpoş'un salyalarına kurban gidince ben de fırsat bu fırsat diyip seriverdim

 Evim dergisini her ay alıyorum, ayrıca bahçe düzenlemeleri için EvBahçe dergisine de sık sık bakarım. Home Art ise tarz olarak bana hitap etmese de fikir vermesi açısından arada aldığım dergiler arasında. Tatil 9 gün olunca hepsine bakacak vaktim oldu uzun bir aradan sonra.


Kış geldi mi kahve ve sahlepsiz gün geçmez bizde. 

Evler soğumaya başlayınca Şükrü'yü aldı bir uyku ki sormayın. Zaten uyumayı pek sevmezdi ya tam oldu!

Biliyorsunuz kıyafet ve alışveriş paylaşma huylarım yoktur ama itiraf edin kışın en zevkli yanlarından biri de pofuduk terlikle gezmek değil mi? Ev botlarından hazzedemedim bir türlü ama bu terliklere ilk görüşte vuruldum ♥

Pijamasız kış olur mu, olmaz tabii. Bunları da aldığıma göre gelsin mandalinalar gitsin sahlepler...



Mutfak ve balkonda da kış için değişiklikler yapıldı, onları da paylaşacağım en kısa zamanda. Bu arada ben sizinle balkonumu paylaşmamıştım değil mi? Söz o da en kısa zamanda gelecek :) 

Bir sonraki yazıya kadar kendinize iyi bakın, görüşmek üzere. 





21 Ekim 2013 Pazartesi

Örme Battaniyeler

Selam herkese! Hepinizin geçmiş bayramı kutlu olsun, umarım herkesin bayramı ve bir haftalık tatili güzel geçmiştir. Bugünkü dev pazartesi sendromuyla dün gece gözüne uyku girmeyenlereyse az kaldı mesai bitmek üzere sıkın dişinizi diyorum :) Benim sendromumsa yarın, bugün boş günüm olduğundan mütevellit evdeyim. Tatilde alıp da bakmaya pek fırsat bulamadığım dergilerimi karıştırıyor, kahvemi yudumluyorum söylemesi ayıp :)

Havalar da çok kararsız bu aralar ama ben kış moduna girdim bile; mandalina, sahlep ve televizyon battaniyesi piyasaya çıktıysa bizim eve kış gelmiş demektir zira.

Geçen yıl benim düğün zamanı annecim bana şahane bir tv battaniyesi örmüştü, geçen kış boyu onu kullandım. Sonrasında kırlentlerini de ördü hatta ben abartıp bir de pembeli sarılısını yaptırmıştım o kadar hoşuma gitmişti ki. Kışın gelmesini en çok o battaniyeyi kullanabilmek için bir de yılbaşı ağacı süslemek için istiyorum galiba.

Buyrun az önce çektiğim fotoğraflarla bizim ev


Bunlar da netten görüp beğendiğim modeller

Buna bayıldım, kayınvalidemin el emeği sponsorluğunda buna sahip olucam galiba yakın zamanda♥

Bebek battaniyesi olarak geçiyor ama bence salonuma çok yakışır. Yoksa bunu mu istesem kayınvalidemden?



Bu da çok cici

Gül olmazsa olmaz değil mi?





7 Ekim 2013 Pazartesi

Ev Yapımı Yoğurt İçin Hazırım

Sanırım artık sadece pazartesileri yazabileceğim, hafta sonu ev işi, gezme, misafirler; hafta içi okul, yemek derken sadece pazartesileri evdeyim ve tamamen boşum kaç haftadır.

Bu hafta sonu ne zamandır almak istediğim iki mutfak eşyama kavuştum. Aslında sadece tencere alma niyetiyle girdiğim Esse'den bir de yoğurt yapma makinası ile çıktım ki tamamen tesadüf oldu.

Çocukken ev yoğurdunu ağzına sürmeyen ben şimdilerde ya kayınvalidemin yaptığı yoğurdu ya da marketlerdeki ev tipi yoğurtları yiyebiliyorum. Uzuncadır da Tefal'in yoğurt yapma makinasında gözüm vardı ama kendime güvenmediğimden o parayı vermeye bir türlü cesaret edemiyordum. Esse'de 50 liraya bu sevimliyi görünce hiç düşünmeden aldım, yapamasam bile verdiğim para içime oturmaz dedim ama ilk denemem şahane oldu. Yaşasın ev yoğurdu!



Bu arkadaş da yeni pilav tencerem, benim çeyizliklerin bu boyutunda, çok kullandığımdan ve bulaşık makinasında yıkadığımdan muhtemel ki teflonunda çizilmeler oldu. Ben de yeni pilav tenceresi almanın zamanıdır diyerek bu arkadaşı edindim.



Daha kısa sürede yazmaya çalışacağım, yazamazsam da bir sonraki pazartesi görüşmek üzere :)


4 Ekim 2013 Cuma

English Home Çay Seti İsteyen Var Mı?

Ben ben ben! diyenler sizleri Dilek'in çekilişine alalım:

İlk defa bir çekilişle ilgili yazı yazıyorum çünkü bu güzel bebekleri görünce bayıldım sizler de beğenirsiniz diye düşündüm, ayrıca Dilek'in olası bir bursu için de bu blogu büyütmeye ihtiyacı var, umarım hem blogunu hem de hediyelerini beğenirsiniz. Şimdilik kaçıyorum, hafta sonu buralarda olmaya çalışacağım, hem belki Dilek bize gelecek cupcake yaptırmak gibi planlarım var kendisine. 

Fotolarla geri dönmek üzere;

Ciao!

30 Eylül 2013 Pazartesi

Marka Takıntısı: Zevk mi Bağımlılık mı?

Okul sezonunu çok hızlı açtığımdan olsa gerek yazı yazmak için ne zamanım ne gücüm oluyor son iki haftadır, elimden geldiğince arkadaşlarımın yazdıklarını okumaya çalışıyorum da ne zaman ben de bir şeyler yazsam diye aklımdan geçirsem inanılmaz bir rehavet bastırıyor, bilgisayarı kapatıp pinekleme moduna geçiyorum :)

Bu arada çok tatlı misafirlerimiz var bir haftadır onlarla da vakit geçiriyoruz bol bol, haftasonu da o yüzden yoğun geçti epeyce...

Neyse sonunda döndüm kürkçü dükkanına, aslında biriken çok fotoğrafım var da ne zamandır aklımdaki bir konuyu sizlerle paylaşmak istedim acaba bir ben miyim böyle takıntılı hem ufak da bir anket yapmış oluruz :)


Başlıktan da anlayacağınız üzere konu marka takıntısı, yalnız bu bendeki farklı bir boyutu kısaca açıklayayım hemen; hayatımın belirli dönemlerinde hep belirli markalara dadanmışımdır. Alışveriş mottom şöyledir, ne alacaksam onu satan mağazaları tek tek gezer, beğendiklerimi kafamda listeler, sonrasında en beğendiğim hangisiyse dönüp onu alırım. 

Kıyafet dolabını düzenlerken farkettim ki son dönemde aldıklarımızın hepsi aynı yerden, sonra döndüm evdeki eşyalara baktım onlar da hep aynı yerlerden... Tarz mı zevk mi? İnsanın zevki dönem dönem değişir mi? 

Siz ne düşünüyorsunuz var mı favori markalarınız, benim gibi dadandığınız yerler? İtiraf edin çoğunuz English Home'cusunuz :) 

Yorumlarınızı bekliyorum, özellikle içimi rahatlatacak "Evet ben de senin gibiyim." diyecekler var mı aranızda :)

20 Eylül 2013 Cuma

Garipçe Köyü ve Rumeli Feneri

İstanbul'un Avrupa yakasının en kuzeyine gidiyoruz bu kez. Boğaz'la Karadeniz'in birleştiği noktaya: Rumeli Feneri'ne.

Sarıyer üzerinden sahil yolunu takip ederek yaklaşık 40 dakikada vardık buraya, trafiksiz diyelim biz buna yalnız :) 

Garipçe'yi sık sık duyuyor ve gitmek istiyordum, o niyetle çıktık yola bu kadar gelmişken Rumeli Feneri'ni de görelim dedik. Rumeli Feneri, Rumelifeneri adlı ufak ve sevimli bir köyün içinde. Yazlıkçılar olsa da köyün yerlileri daha fazla ve bu da güzelliğini muhafaza etmesini sağlamış.

Garipçe ise Rumelifeneri gibi Sarıyer'e bağlı şirin bir balıkçı köyü. Kahvaltı için güzel mekanlara sahip, gözlemesi ünlü galiba, biz yemedik ama kabineden bir bakan ordaydı gözleme uğruna :)

Fotoğrafların çoğu Garipçe'den çünkü Rumelifeneri'nde fotoğraf  çekmeyi unutmuşuz :/ 

Harap durumda olsa da hala güzel

Bu ev benim olabilir mi?

Denize girenler olsa da akıntı çoktu ben cesaret edemedim.




İncir sevenler?

Bu ev favorim, altındaki mekan hala kullanılmaktayken bu zavallı neden bu kadar bakımsız bırakılmış anlayamadım.


Rumeli Feneri

Karadeniz'den Boğaz'a giren bir gemi. Eee ne de olsa sıcak denizlere inmeyi en iyi biz biliriz 



13 Eylül 2013 Cuma

Oldies But Goldies

Eskiye olan tutkum malum, hal böyle olunca -her ne kadar henüz bir senelik evli olsam da- eve yavaş yavaş eski ve bence yenilerden çok çok daha değerli parçaları toplamaya başladım. Bu hem benim için büyük bir zevk hem de çocuklarıma bırakabileceğim güzel bir miras.
Horhor ve Çukurcuma'yı sık sık gezerim mesela, ayrıca yolumun üstü diyebileceğim başka bir eskici daha var, orası da sık sık ziyaret ettiğim yerler arasında. Yalnız son dönemde eskiye olan ilginin artması bu tip yerlerde inanılmaz fiyatların telaffuz edilmesine sebep oluyor. Mesela benim yolumun üstü dediğim yerde 150-200 liraya alabileceğim çay takımı Horhor ya da Çukurcuma'ya düştüğü an binlerce lira etikete sahip oluyor bir anda o nedenle tanıdık ve az bilindik yerleri dolanmakta fayda var diyerek aile yadigarı eskilerimi döküyorum ortaya.

Bu arkadaşı daha önce paylaşmıştım sizlerle -sanıyorum ki?- 

Eşimin halasının ev hediyesi, güzel toile de jouyum

Bunlar rahmetli anneannemden. Bakıma ihtiyaçları var yalnız. Bu gümüşler nasıl parlatılır bilen var mı aranızda?



Bunlar da yine anneannemden


 Bu fincan takımı 6 kişilik ve sapasağlam kalmayı başarabilmiş hepsi

 Bu çerçeveyse annemlerin evindeydi ben kendimi bildim bileli. Kırmızılı olan benim, soldaki ağzı açık bebek de Kaan :) Ortadaki küçük fotoğraf ise babam

 Bu el boyama vazo da anneannemden, çok güzel değil mi? Bayılıyorum buna ♥

Eşimin halasından toile de jouylar


Anneanne yadigarı bu güzel şekerlik kim bilir kaç yıllık


 Bunlar kayınvalidemden, ah bir de servis tabaklarını bulabilsem :(

Eşimin kuzeninden, handmade :)



11 Eylül 2013 Çarşamba

Cupcake ve Cake Pops Yaptım :)

Tarifler tamamen Dilek'ten uygulaması benden oldu, biraz da spontane gelişti aslında. İlk denemem olacağı için basit bir tarifle çalıştım ve hatalarım oldu tabii ki :) Mesela kremam kıvamsızdı, ayrıca krema torbasını kullanmak araba kullanmaktan daha zor bence :)

O yüzden şimdilik bu iki fotoğrafı yüklüyorum, fazlası için bakınız: Dilek'in blogu



9 Eylül 2013 Pazartesi

Okullar Açılırken




Bu hafta son tatil haftam, anasınıflarıyla mini mini birler bugün okula merhaba dediler bile. Bizim mesai ise haftaya bugün başlamış olacak. Eylül zaten yıllardır benim için okul kokusu, defter kokusu, yeni kıyafetler, yeni heyecanlar demek. Sanıyorum ki aynı heyecan diğer meslektaşlarım ve öğrencilerde de var. Fakat ne oluyor da bu kadar hevesle başlanan sene bizler için adeta bir kabusa dönüyor bir kaç ay içinde? Kendime sürekli bu soruyu soruyorum nerede hata yapıyoruz?

Geçtiğimiz hafta yaşadığım ve canımı sıkan, sinirlerimi alt üst eden bir olayı paylaşayım belki ne demek istediğimi daha iyi anlatmış olurum. 

Ağustos ayının son haftası, ortalama yükseltme ve sorumluluk sınavları oluyor liselerde. Bu sınavların ilki haziranda bu arada, bu ikinci şans çocuklar için. İkinci ve son şans, kalan ve geçenlerin belli olduğu son viraj.

 Sene içinde dersle ilgi ve alakası olmadığı gibi yaramazlık ve saygısızlık sınırlarını zorlayanlar kalıyor genelde ağustosa. Herneyse, dağıttık kağıtları sınavı başlattık, öğrencilerin çoğunluğu bir kopya çekme telaşında ki görmeyin. Kız öğrencinin birinden telefon aldım en sonununda, öncesinde defalarca kopya konusunda uyardığımız halde. Muhtemelen sınıf dışındaki birine mesaj yazmış lizozumun görevleri vs...

Bunun karşılığı olan muameleyi yaptık tabii ki, tutanak tutuldu, öğrenci sınav salonu dışına çıkarıldı. Sonrasında bir kıyamet koptu inanamazsınız. Üç öğretmenin şahitliğinde tutanakla kayıt altına alınan olayla ilgili o kadar rahat yalan söyleyebiliyor ki çocuk. 

Hiç bir şey yapmamışmış, telefon elinde bile değilmiş, mesaj falan yokmuş... Tabii ki ciddiye alınmadı ve gerekirse ilçe milli eğitime şikayetçi olabileceği kendisine bildirilerek konu okul yönetimi tarafından kapatıldı.

Şimdi benim canımı sıkan nedir, bir insan hiç mi kendi geleceğini düşünmez? 15 Yaş evet çocuk denecek bir yaş ama tek sorumluluğu okulu olan biri için çok şey beklemiyoruz onlardan. Ders çalışmaması, üstüne bunu hırsızlık sayabileceğimiz bir yöntemle kapatmaya çalışması, rahatlıkla yalan söyleyebilmesi, sene içinde yaptıklarından bağımsız olarak sadece bunlar bile düşündürücü aslında.

Çok konuştum biliyorum ama bu sadece okyanusta bir damla. Aranızda anne olanlarınız var ve hepimiz anne adaylarıyız; lütfen çocuklarımızla iletişim kuralım. Onlarla ilgilenelim, lise öğrencisi bir çocuk asla yeterince büyük değildir, okulunu çevresini, neler yaptığını kimlerle arkadaşlık ettiğini takip edelim. Madde bağımlısı öğrencilerimizle yaşadığımız sıkıntılardan farklı bir yazıda bahsederim sizlere.

Lütfen çocuklarımız kayıp gitmesin ellerimizden, akademik kariyerden daha önemlisi iyi bir insan yetiştirebilmek. Çocuklarımıza doğruyu, iyiyi, güzeli öğretmek biz öğretmenlerden önce ailelerin görevi olmalı. 6 Yaşında okula başlayan bir çocukta ahlak kavramları oluşmaya başlamamışsa, öğretmenin yapabileceği şeyler kısıtlıdır.

Bu kadar iç karartıcı konuşma yeter :) Yeni eğitim öğretim yılı hepimize hayırlı olsun. Çocuklarımızın yolları açık şansları bol olsun :)  

Sevgiler efendim...

5 Eylül 2013 Perşembe

Kolay Yaş Pasta

Muffin yazımda yeni kek kalıpları aldığımdan bahsetmiştim, dün de niyetim kalpli kalıbı kullanmaktı fakat pandispanyayı çıkarma konusunda emin olamadığımdan kelepçeli kalıbı denedim. Pandispanya için Dr. Oetker pandispanya karışımını kullandım.


Nasıl yapılacağı arkasında yazıyor zaten, iki yumurta 7-8 yemek kaşığı su ekleyip 160 derecede 30-40 dakika pişiriyoruz.


Üzeri için kremayı -ki krema diyemeyiz muhallebi tarzı bir şey- kayınvalidemin tarifiyle yaptım. Daha önce bize defalarca yapmış biz de afiyetle yemiştik, sağolsun. Bu sefer de ben denedim.

3 su bardağı süt
2 yumurta
9 kaşık şeker
3 kaşık un
1 paket vanilya
150 gr margarin

Margarin dışındaki tüm malzemeyi karıştırarak muhallebi kıvamına gelinceye kadar pişirip, ocaktan aldıktan sonra margarini ekleyin. Ardından blenderla 5 dakika çırpın.

Benim acemiliğime geldi pandispanyayı iki kat yaptım sadece, bu malzemeyle çok rahat üç kat yapabilirsiniz özellikle bol kremalı seviyorsanız. Ayrıca muz da dilimledim pandispanyanın arasına tabii bu tercihinize bağlı. Üstüne kakao serptim ve yine muz yerleştirdim. 




Basit ve kurtarıcı bir tarif olduğunu düşünüyorum, umarım beğenirsiniz. 
Afiyet olsun :)

4 Eylül 2013 Çarşamba

Moldov ve Karabağ Kilimleri

El dokuması halılarla ilgili blog yazısı yazabilecek kadar bilgim yok lakin bu aralar bu iki kilim aklımı başımdan alıyor, her an şeytana uyup bunlardan bir tane edinebilirim. 

Tamamen el dokuması olan bu kilimler kök boya ile renklendiriliyor ve çift taraflı olarak kullanılabiliyor. Iğdır Halk Eğitim Merkezi'ne verilecek siparişle kiliminiz istediğiniz ebat ve renkte dokunup,evinize kadar ulaştırılıyormuş. Ayrıca çeşitli alışveriş sitelerinde The Orient Bazaar markasıyla bu kilimlere rastladım. Fiyatları el dokuma olduğu düşünülürse makul geldi bana. 

Neyse az laf çok görsel diyorum ve sizi canım kilimlerle başbaşa bırakıyorum